Ortaköy’de bir lezzet durağı
01 Mart 2017

Ortaköy’de bir lezzet durağı
Boğaz’ın çok eski yıllardan beri değişmeyen işgalcileri balık lokantalarıdır. Bütün dünyadan ziyaretçi akınına uğrasalar da esas müdavimleri İstanbullulardır. Birçoğunun girişinde baktığınız resimlerde dünya liderlerinden ünlülere, aktrislerden sporculara birçok tanıdık simaya rastlarız. Bugün size genç bir balık lokantasını tanıtmaya çalışacağım.
Capricorn, Ortaköy’deki Zuma’nın yerine Dream grubunun açtığı, ismini Ferit Şahenk’in koyduğu yeni mekânı. Henüz beş aydır hizmet veriyor. Son derece değerli, bilgili, mutfakla servisi, şarap sunum kültürü ve insan ilişkilerini birleştirmiş bir yöneticisi var; İbrahim Kemer… En önemli prensibi ise buzda bekletilmiş ya da dondurulmuş hiçbir gıdayı kapıdan sokmaması ki zaten bu da menüdeki işaretlerden hemen anlaşılıyor. Gelen misafire cesaretle “Özür dileriz, bugün istediğiniz yok” diyebiliyor. Dikkat ettim, bunu da bir yönetici gelip misafire söylüyor. Gittiğimiz gün hava güzel, deniz sakindi. Rıhtıma yanaşan bir balıkçı sandalından alınan canlı balıklar on dakika sonra masalardaydı. Menüde beni memnun eden bazı değişik tatlara da yer verilmiş. Buzda istiridyenin, ızgara Bozcaada deniztarağının, mavi yengecin, tencerede Belçika usulü midyeye mevsiminde rastlamak şans doğrusu.
En sevilen ve tercih edilen yemekler arasında kalamar karbonara, levrek ceviche, karışık deniz mahsüllü spagetti, gayet iddialı bir paellayı sayabilirim. Balıklara gelince alışılagelmişin dışında bir minekop yahnisi, Sicilya usulü Barbun ve fırında dil balığı en çok rağbet görenlerden diyebilirim.
Tatlılarda ise nedense menü bir “kütüphane”den geliyor. Helvalı ve beyaz çikolatalı sıcak kek benim favorim oldu. Bunu tercih etmeyenler için bir Türk-Fransız ortak tadı olan sakızlı krem brüle ya da Türk kahveli panna cotta veya dondurmalar da mevcut.
Gördüğüm ve tattığım kadarıyla başarılı gastronomi uzmanı Mehmet Fehmi Samancı burada mutfak sanatlarındaki başarısını İtalyan danışman Giuseppe Palmeri ile beraber çalışarak oluşturmuş ve yeni bir tarz ile üst kalite bir lokanta mutfağı yaratılmış. İnşallah bol turistli günlerde bu güzellikleri gelen yabancı misafirlerimize de gösterme şandı yakalarız.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Develi’nin kebap şöleni…
- Meat&Co Etiler'de ziyafet
- Bir klasik: Divan Bebek
- La Petite Maison lezzetleri
- Ruby
- Meat&Co farkıyla
- Bodrum’da yeni bir LUX
- Boşnak Mutfağı
- Kahvenin iyisi: Grandpa
- Ljubljana’ya bir bakış
- “Yenilenmeyen yenilir”
- Ortaköy’de bir lezzet durağı
- Bir Paris Klasiği: Le Grand Colbert
- Grey’in yükselişi
- Anadolu’nun modern temsilcisi: Seraf
- Kebabın efendisi: Hamdi
- Akmerkez Serafina
- Maslak’ta bir Suda Kebap
- Yalıkavak Karski
- Ne mutlu bana
- Yenilenmiş bir klasik: 1924 (Rejans)
- Bodrum ve bahar
- Yalıkavak’ta kış kahvaltısı
- Sardunya’nın yeni mekânı
- Gaziantep’in İstanbul’a yansıması
- Heybeli’de gizli cennet
- Park Restaurant - Brugge
- Kıbrıs’ta bir yenilik: Le Merit Royal
- Boğaz’da balık tadı
- Kıbrıs’tan tat-manzara-müzik üçgeni: Blue Sea
- Başkent’te Ege rüzgârı: Kalinos
- Yeniköy’de Sandal sefası
- Yunan adalarından bir esinti…
- Bir Kapalıçarşı klasiği: Arslan Restaurant
- Farklı tatların adresi: Peyderpey
- Hanım ellerin eseri: Küçük Meyhane
- Tam bir meyhane nostaljisi: Mana
- Yeni yepyeni Fiamma
- Marmara’dan bir mekân; Sofram